Hayvanlar ile ilgili deneme yazıları, sokakta yaşayan hayvanlarla ilgili kompozisyon, hayvan sevgisi ile ilgili kompozisyon hikaye yazımızın içeriğidir.
Hayvanlara eziyet edenlerin cezalandırılması yönünde kanun çıkmış/ çıkıyormuş. Bir canlıyı incitmemek bir insanın olmazsa olmazı değil mi?
Bu kadar subyan okulumuz, imam hatibimiz, ilahiyatımız varken hayvanları korumak için kanun çıkarmak zorunda kalmamız ne kadar acı. İnsan sevgisini, hayvan sevgisini koyamamışsak o küçücük yüreklere başka neyin anlamı olabilir ki?
Birde işin başka boyutu var ki , bir çocuk, bir genç savunmasız bir canlıya acı çektirmekten zevk alabilmek için hangi aşamalardan geçmiş olmalı?
Nelere maruz kalıp saflığını, temizliğini yitirmiş olmalı ?
Aile içinde hangi tür şiddete, ihmale ve tacize maruz kalıyor ki …. Bunları yapabiliyor.
Yaşadıklarım yıllardır düşünegeldiğim şeyi doğruluyor. Devletin kurumsal anlamda din eğitimi vermesi yada öZel teşebbüslerin dini kreş ve ana okulları açması ile neslimizi daha dindar ve ahlaklı yapamıyoruz. Yetmiyor.
Çünkü bu eğitimi önce aile vermeli. Biz okullarda teknik bilgi bölümünü tamamlamalıyız ve ailenin attığı ahlaki tohumu yeşertmeliyiz. Tohum atılmamış tarlayı istediğin kadar sula…? Neye yarar?
Hele birde yanlış tohum atılmış tarlaya.. İnternetin, cahilliğin ve hatta kötülüğün elinden almışsa o tohumu..?
Kabul edelim ki…Ebeveynler, bizler bozulduğumuz için çocuklarımızında ayarları bozuldu.
Din, ahlak.. Matematik fizik gibi tahtaya yazarak öğretebileceğimiz şeyler değil ki.
Keşke o kadar kolay olsa.
Merhameti, paylaşmayı, empati kurmayı, başkaları için hayatından fedakarlık etmeyi bilmeyen bir nesil geliyor, gümbür gümbür geliyor.
Evet dini eğitim gerekli . Ama önce bizlerin model olabilmesi önemli. İbadetlerde model olmak ne kadar önemli ise en az onun kadar önemli olan ahlaken model olabilmek. Yani işin zor olanından bahsediyorum. Merhametten, dürüstlükten, yüce gönüllülükten, iyi niyetten…
Modeli olmayan bir ahlakı tahtaya yazarak öğretemeyiz. Net
Önce kendime sonra hepimize, söylendim işte… öyle..
Kaynak: Dilek Temirhan